Benim Sitem

HAYYAMDA HARAM

HAYYAMDA HARAM

Sevgili Hocam Nazan BEKİROĞLU bir sınav kağıdında yazılanları görüp bu yeteneği şöyle ifade ediyor:

“Sınav kâğıdında Ömer Hayyam Bu dönem Dünya Edebiyatı diye bir ders verdim. Batı Edebiyatı ayrı bir ders olarak okutulunca Dünya Edebiyatı kaçınılmaz olarak Doğu Edebiyatı'na dönüştü. Tek dönem iki kredi ne kadar yeterse o kadar, Türkçe öğretmeni olacak bu gençleri Batı dışında da muazzam bir edebiyatın varlığı ile yüz yüze getirmeye çalıştım. Bizim sanat anlayışımızı Batı merkezli bir algının yönlendirdiğini, oysa dünya haritasının farklı da çizilebileceğini kavramaları asıl gayemdi. Bu yüzden sade bir edebiyat tarihi üzerinde yalın monografilerle yetindim, edebi güzelliğin doğrudan kendisi ile yüz yüze gelmelerini önceledim. Arapçanın coğrafyası üzerinden Hindistan'a vardık. Kabbani'yi, Adonis'i, İkbal'i, Tagore'u daha nicesini öyle öyle tanıdılar. Tanıştıklarına memnun da oldular. Fars edebiyatını sona bıraktım. Firdevsi'nin tek cümlesini anlamaları yeterliydi aslında: "Gerçi otuz yıl uğraştım, ama sonunda Farsça dilinden İran milletini yarattım". Vedayı Hafız'la yaptım. Yer ve gökler arasında aşkın bütün mahiyetini "insan takatini aşan bir kelâmla" tekellüm eden ondan daha iyisi yoktu çünkü ve her evde hâlâ bir Hafız Divanı tutan İran vefakâr milletti.

    Şimdi oturmuş final kâğıtlarını okuyorum. Sağ yanımda Zemherir fırtınası. Kâğıtların bir kısmında hocam'la başlayan ufak tefek cümleler. İyi ki öğrettiniz'den bu soruyu size yakıştıramadım'a kadar. Haksız da sayılmazlar, Sadi'nin eserlerini sormuşum, hiç tarzım değil oysa. Gülümsüyorum. Son soru benim asıl merak ettiğim. Dönem boyunca tanıdığımız isimlerden biri hakkında bir deneme yazınız, demişim. Deneme, yani serbestsiniz. Ve son soru bu. Yani istediğiniz kadar uzun yazabilirsiniz. Hafız'da yanılmamışım. En fazla ondan bahis var. İkbal'den bahsedenler mağrur, Tagore'dan bahsedenler adamakıllı derin. Birkaç Cibran birkaç Firdevsi. Ummadığım kadar da Ömer Hayyam. Doğrusu şaşırıyorum. Bir kısmı Hayyam'ın epiküryen tarzını kendine yakın buluyor. Bir kısmı cesaretini anlamayı deniyor. Derken kâğıtlardan bir kâğıdı okumaya başlıyorum. İlk üç cevap güzel. Ama şu dördüncü cevap. Ciddi ciddi bir "deneme"yle karşılaşıyorum. Ben Sultan'ı daha evvel nasıl fark etmemişim? Çünkü "dersini almış ediyor ezber"den çok fazla bir şey bu. Başlık iddialı ve cesur: Hayyam'da Haram. İlk paragraf derin bir nüfuza sahip olduğu kadar müşfik bir kalemle de karşılaştığımı uyarıyor: "Hayyam" çadır demekmiş. Ne de isabetli bir isim bu Ömer Hayyam için. Dıştan ruha korunaklık eden ruhun geçici evi bir beden, içten ise bir çadırda yaşayan her fert için hareketli bir ruh. Kurallara aykırıdır ilk bakışta Hayyam. Ne de farklıdır onun nazarında günahlar. Ne de açıktır onu sınırlayan yasaklar. Gönlü aşk, ağzı şarap kokar. Herkes saklarken dilindekileri, Hayyam susmaktan korkar. Emir bilmez o yasak tanımaz. Çünkü beden yasaklardan kaçtıkça değil yasaklandıkça yanar. Nereye bağlanacak bu cümlelerin sonu? Hayyam'ın çıkış yolu ruhun kirini bedenin kiriyle mukayese: Haramlar farklı değer bam teline. Değil mi ki zaten onun kitabında asıl leke kirli ruha temiz kaftandır. Ruhtan başlar asıl temizlik, ta içten. Beden temiz iken ruh kirliyse bütün sevaplar nafile. Ne kadar da değişiyor haram ona göre. Aslen haz onu mutlu eder, deniyor. Oysa öyle midir gerçekten? Hayyam! Başkalarının derinine inemediği ruhu bilen adam. Mabede sakladığı ruhu ateşten arındırmak isteyen adam. Hayyam, dünyalıkları, ahiretlikleri sorgulayan, sahte imana yer vermeyen adam. Belki birçok rübaide isyan bayrağı vardır. Çoğunda dalgalanır günah kokusu. Ama isyan dolu yüzlerce rübai gerçekten Hayyam'ın kaleminde mi can bulmuştur? Yoksa gönlündeki kirleri dökmekten korkanlar kendi günahlarını yazıp Hayyam'a mı suç bulmuşlar? (....)

Bu cümlelerin bir sınav kâğıdının üzerinde dürülüp katlanacak, bir müddet benim odamda bir müddet fakülte arşivinde saklanacak, miadı dolunca da atık kâğıt değerlendirme ünitesine gidecek, kesilecek biçilecek olmasını, ebediyen yok olmasını benim içim almıyor. Sahibinde de bir kopyası yoktur mutlaka. Bu yazıyı o yüzden yazıyorum. 

Değerli arkadaşım Sultanı uzak olmayan bir gelecekte “yazarlar” dünyasında görmek temennisiyle…


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol