Benim Sitem

SAVUNMANIN RUHU İMAN


SAVUNMANIN RUHU İMAN

 

      Hatırlıyorum…18 Mart günü Mesudiye bataryasındaydık. Bir mermi gün dönümü, kuşluk vakti günüydü. Ağır topçu bombardımanına karşı elde süngüyle, açık hedef vererek hücum etmek… Başının 10-15 metre üzerinde patlayan top mermileriyle, parça parça olmuş bir ceset haline gelebileceğini düşünerek savaşmak… Allah’ın inayeti ile yerden gökler ötesine yükselen dalgalar halinde Allah’ın adını tekrarlayarak savaşmak ne yüce şerefti.

    Birinci siperdekilerin hiçbiri kurtulmamacasına bütünüyle düşüyor; ikinci siperdekiler de göğüslerini gere gere ölüme gidiyorlardı. O kadar çok imrenilmeye değer bir soğukkanlılık ve tevekkülledir ki bunu ancak yaşayan bilebilirdi. Yanı başımdaki arkadaşım ölüyor; onun yerine, öleceğini bile bile başka bir arkadaşım geliyordu. Hiçbirimizde Allah korkusundan başka en ufak bir korku ve cesaretlerimizde en küçük bir sarsılma yoktu.

    Ben bir an böyle düşünürken Mesudiye bataryasının tam ortasına düşen bir düşman mermisi ile sarsıldık. Batarya alt üst olmuş; yerle gök bir olmuştu sanki. Bir zaman geçtikten sonra acı bir tabloyla karşı karşıyaydık. Aylarca yan yana savaştığımız arkadaşlarımız hakkın rahmetine yürümüştü. O anda yerde kımıldayan birisini gördüm. Seyit Onbaşı’ydı bu, şokun etkisi ile bayılmış olacaktı. Ayağa kalktığında acı durumu görünce, bana dönerek “Arkadaşlar nerede ?” diye sordu. Bir an sustum; içimde fırtınalar kopuyordu sanki. Kendimi toparlayarak “Kader hükmünü icra etti; mertebelerini buldular .”dedim. Seyit Onbaşı etrafı hüzünle süzdü. Bir şeyler yapmalıydı; çünkü yer gök ölüm püskürmekteydi. Akvam-ı beşer o gün birbirine girmişti ve Seyit Onbaşı dişlerini gıcırdatarak yerdeki 275 kiloluk mermiye bakıyordu. Parçalanmış kalplerin son ahıydı bu mermi.

      Büyük bir haşinle bana bakarak :“Bana yardım et, şunlardan birini sırtıma alayım.”dedi. Şunlardan biri dediği mermi, tamı tamına 275 kiloydu. Seyit onbaşı inançlıydı; dilinde Allah lafzı, göğsünde iman vardı. Birden Allah dedi, sanki yer gök inledi o anda. Ve 275 kiloluk mermi Seyit Onbaşının sırtındaydı şimdi. Attığı ilk iki mermi kısa düşmüş, hedefe ulaşamamıştı; ama onbaşı inançlıydı, Ocean gemisini batıracak, bu sefer Seyit Onbaşı ölüm püskürtecekti. Bir başına savaşıyordu onbaşı, bismillah mihverinde. Sonunda, kader yine hükmünü icra etti. Ocean bir zaman sonra suların dibine gömülmüştü.

     Yıllar geçti o günün üzerinden; ama hala dün gibi hatırlıyorum. Biz orada dünyayı yenenleri yenmedik sadece, küfrü de yendik. İmanımıza, namusumuza, vatanımıza karşı savaşan o deniz canavarlarını yendik. Seyit Onbaşının kaldırdığı o mermi kubbe kubbe ezanlar taşıyordu içinde. Hıçkırıklı anaların duaları vardı, onbaşının üzerinde. İşte, bu vatan böyle kurtarıldı, kelime-i şahadetler içinde. Savunmanın ruhu iman, yolu apaçık Kuran’dı. Ey, evlat! Vatan sana emanet, sen de Allah’a emanetsin. Öncelikle kulu olmakla müşerref olduğun Allah-ü Tealayı, sonra da bu vatanı sana emanet eden atanı unutmayasın.

Çanakkale şehitlerinin aziz hatırasına… Ruhları şad olsun.

Yusuf YILMAZ

 


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol